Gülen gözlü, gözlerinde mutluluğun pırıltısını dudağında tebessümü kaybetmemiş değerli okurlarım yeniden hepinize merhaba;
İstanbul sokaklarında hangi insanın yüzüne baksanız, kaşları çatık, suratı asık.
Trafik çilesi işsizlik geçim sıkıntısı ulaşmak isteyipte ulaşamadığı hedefleri yaşamın
acı faturası, derdi unutturmuş gülümsemeyi gülmeyi.
Birkaç gülen insan var ise, onlarda gülmeyi unutandan sahtede olsa gülmelerini
bekliyorlar. Büyük şehirin sitresli ortamında, sahte olmak sahte gülmek kolay mı?
Kolay mı gönül dostları güzel insanlar yapmacık davranabilmesi?
Eski bir ata sözü; Ayağını yorganına göre uzat “kan kus, kızılcık şerbeti içtim”, deyin,
derlermiş. O eskiler, yaşamın görülmeyen yüzünü gören o eskiler çok eskilerde kaldı.
Bir hasır örtünüp yatan, bir tas ayran ile karınların doyduğu eski günler nerde…
Aman şimdi marka olmazsa giymem, akıllı telefonum olsun, bilgisayarım en iyi
markadan olsun, her ay bir pantolon, olur olmaz reklamların etkisinide kalınıp alınıp
kullanılmayan onlarca eşya okunmayan rafta süs yüclerce kitap, isteklerinin
yaşamlara girmediği eski günlerde…
İnsanların bir lokma bir hırka dediği Allah'tan korktuğu kuldan utandığı, kul hakkına
riayet ettiği yalnızca örtünmek ve doymak için çabaladığı eski günlerde…
Hırstan, birbirini yok etmekten uzak olduğu eski günlerde…
Köroğlunun dedigi gibi “Tüfek icat oldu metlik bozuldu.” İnsanın yaşamına teknoloji girdi, insanın kendisi de makineleşti, duygusuzlaştı.
Oysa insan para ile değil, saygı ve sevgiyle ruhuyla yaşıyor aslında.
Doyumsuzluk ruhun açlığı yüzünden var olandan bir daha olması, biraz daha alınması
ve hep artması içindir çabası. Asıl çabası ise isteklerini her yol mubah deyip elde etmeyedir.
El emeğinin, göz nurunun kazancı ne yazık ki tüketimin körüklendiği yirmibirinci yüzyılda insanların her istediğini almalarına olanak sağlamıyor.
Sonuç böyle olunca da insanoğlu gayri meşru kazançlara yöneliyor, başkasının
payına düşen kazanca el uzatıyor. Kısacası hırsına yenik düşüyor haramzade oluyor
kişiliğini kaybediyor, harama bulaşıyor, ağa oluyor, paşa oluyor, patron oluyor, sonundaazgın bir haramzade oluyor,
Önemli mi helal ve haram?...
Bence çok önemli, gönül dostlarım, üstadlarım, can kardeşlerim.
Her yol mübah tüketmenin hak olduğu insan ruhuna basın yayın reklam pazarlama teknikleri maşarı ve motivasyon eğitimleri ile işlenmiştir, günün insanına, ötesi kaç kişinin umurunda olur?
Gönül güzelliğinden çok, elbisenin ambalajın önemli olduğu değer yargılarında, doğru ile yanlış karışmıştır.
Ruhu ve yüreği ile…
İnsanlığın değer yargıları, dünyaya ve yaşama bakışı, sevdaları, aşkları, inançları değişti.
Kendini tanımaktan uzaklaştı insan. Kendisinin ne olduğunu, kim olduğunu bilmeden,
başkasını tanıdığını sanıyor, ön yargıları ile yargılıyor ve o kişiye nasıl yaşaması gerektiğini işaret edebiliyor.
Böylesine de pervasız ve haddini bilmekten uzak zamanın insanı.
Binanaleyh teknoloji de dahil her buluş insan tarafından bulunan ve yine insanın kullanımına sunulan yeniliklerdir. Her yenilik, her arayış da insanın yaşamını kolaylaştırmak ve güzellikleştirmek içindir. Ama insan, yaşamı için üretilene köle oldu ve ona tapıyor.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy medeniyet denen tek dişi kalmış canavar diye boşunamı söylemiş sanki bu günleri görmüşde söylemiş.
Bunu yaparken de paylaşımcı, insanlara saygılı hakka saygılı olmayı unuttu ve kendi nefsi isteklerini öne çıkardı. Çıkarcı, nefsine düşkün, hırsına yenik, dayatmacı ve aç gözü doymayan insanlar çoğaldı. Her kişi bir diğerini nasıl kullanabilirime kurulu ve her adımda insan ile insanlık katre katre eriyor.
Hepimiz en azından yüzde seksenimiz biliyoruz ki, insanlık dürüstlük, adelet, biter ise bütün değerler çöker bütün plan ve programlar şaşar.
Yaşamaya ve sevmeye değer o olmazsa olmaz dediğimiz varlık bulunmaz.
Oysa her değerin başlangıç noktası ve devamı hak adalet dürüst ahlakı olanla başlar ve devam eder.
Bunun için insanın insanlığın toplumların silkelenmesi gerekiyor.
Üreterek tüketmek, başkasının hakkına göz dikmeden (harama bulaşmadan) doymak
yirmibirinci yüz yıl insanının umurunda olmalı.
Başarı sağlık ve mutluluk almadan vermekle adil hak ve adeletle ruhunu maddeye esir
etmemekle geldiği yeri unutmamakla doyar diyorum bence bu benim doğrularım
herkesin doğrusu kendine doğru yanlış yapıpda boşuna ah vah kandırıldım aldatıldım diye ağlamayın gönül dosltarım can kardeşlerim güzel insanlar.
Yarının bu günden güzel olması dileklerimle;
İsmail Çavdar
Not: Düşünce yorum ve önerilerinizi bekliyorum.
ismcavdar@gmail.com
0541 220 69 99
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.